DOLAR
Alış: 37.95
Satış: 38.10
EURO
Alış: 41.39
Satış: 41.55
GBP
Alış: 49.15
Satış: 49.52
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
Ana Sayfa
Foto Galeri
10.03.2024
286 Görüntüleme
Domuz Eti Satışı
- Raflar Adeta Domuz Besin Ürünleri ile Dolu. Bunların Hepsini Tüketmekte Olduk. O mamüller iş te.. Detaylar haberin devamındadır..
- Son zamanlarda, Türkiye’deki marketlerin kasap reyonlarında bundan sonra domuz eti ve mamüllerine rastlamak mümkün. Bazı süpermarketler, hiç çekinmeden domuz eti satmaya başladı. Bu hal, çoğu bireyi kaygılendiriyor ve sıhhat problemlerine yol açabileceği düşünülüyor. AK Parti Hükümeti, Avrupa Birliği’ne uyum dayanıklıak adına domuz etini Türk Besin Kodeksi’ne göre kasaplık et statüsüne almış ve domuz çiftliklerine banka kredisi vermişti. Fakat bu adımların ardından, domuz eti ve mamüllerinin süregelen olarak satılmaya başlanmasıyla, beklenilen olumsuz neticeler meydana çıkmış halda. Birçok marketin rafları domuz eti ve mamülleriyle dolu. Dr. Ayşe Ebrar, “Ben domuz eti yemedim diyen bir büyük domuz götürmüştür” diyerek hali özetliyor ve kaygılarıni dile getiriyor. Dr. Ebrar, bundan sonra besin alışverişinde “neyin içersinde var, neyin içersinde yok” sorusuna net yanıt bulmanın nerdeyse imkânsız bulunduğunu belirtiyor. Türkiye’de domuz eti satışının serbest olması ve üretiminin teşvik edilmesi, besin pazarında detaylı ahlaksız uygulamalara yol açmış halda. Dr. Ayşe Ebrar, besin sektörünün her gün insanların ve çocukların sağlığını tehdit ettiğini belirtiyor. Hazır yoğurtlardan pastalara, jölelerden kremalara kadar çoğu üründe “kıvam artırıcılar” adı altında domuz mamullerinin kullanıldığını ifade ediyor. Domuz eti ve mamüllerinin millete “yutturulmasını” ise Dr. Ayşe Ebrar şu biçimde açıklıyor: Besin endüstrisinde süregelen olarak sarfedilen kıvam artırıcılar ve katkı maddeleri, genelde “E” ile başlayan kodlarla vurgulanıyor ve bunların nasıl elde edildiği belirsiz olabiliyor. Örneğin, jelatin (E441) adı verdiği bir proteinin %99’u Müslüman olmayan ülkelerde üretiliyor ve bu da domuz eti kaynaklı olabileceği kaygılarıni artırıyor. Sonuç olarak, Türkiye’de domuz eti ve mamüllerinin süregelen olarak satılmaya başlamasıyla birlikte, insanların sıhhat husussu ile alakalı kaygıları artıyor ve besin pazarında şeffaflığın ve güvenilirliğin sağlanması amacıyla mühim adımlar atılması gerekiyor. JELATİN NEDİR? Jelatin, memelilerin dokularında, bilhassa kasları kemiklere bağlayan bölgelerde ve derilerde belirleme edilen kollajen isimli proteinden elde edilen bir maddedir. Kollajen, su ile kaynatıldığında jelatin adı verdiği, suda çözünebilen bir proteine dönüşür. Soğuduğunda, bu çözelti yine kollajen haluna dönüşmez; fakat jel halunu alır. Jelatin, başta domuz, sığır ve enderen balık gibi hayvanların deri, kemik ve bağ dokularının kaynatılmasıyla elde edilir. Bu madde, dayanıklı bir biçim alabilme yeteneği, şeffaf jel oluşturma özelliği, elastik bir film oluşturabilme yeteneği, basit sindirilebilme, sıcak suda eriyebilme ve basit biçim alabilme gibi bilhassari namacıylaiyle besin endüstrisinde çoğu alanda kullanılmaktadır. Günümüzde, genelde domuz ve helal usulde kesilmemiş sığır derisinin jelatin üretiminde kullanıldığı bilinmektedir. Besin endüstrisinde sarfedilen jelatinin hammaddesi genelde domuz derisidir. Domuz derisinden jelatin elde etme sürecinde, işlemlerin süratli bir biçimde tamamlanması ve meydana gelen atık suyun en az civarda olması gibi amaçlarle domuz derisinin tercih edilmesi süregelendır. Ayrıca, domuz derisinden jelatin elde etme maliyeti son derece düşüktür. Yılda aşağı yukarı 380.000 ton jelatin üretilmekte olup, bunun aşağı yukarı 150.000 tonu Müslümanlar doğrultusundan tüketilmektedir. Jelatinin dünya piyasalarında kilogram fiyatının aşağı yukarı 4-6 dolar bulunduğu düşünüldüğünde, Türkiye’nin jelatin amacıyla aşağı yukarı 20 milyon dolar harcadığı ön görü edilmektedir. Bu amaçla, jelatinin kaynağı namacıylaiyle büyük tartışmalar ve şüpheler yaşanmaktadır. Türkiye’de 2011 yılından bu yana iki yerli firma doğrultusundan üretilmesine rağmen, bu üretim isteği karşılayamamaktadır. Bir tür protein olan jelatin, günlük hayatta kullanılabilmek amacıyla jelatin yapımcıları doğrultusundan yoğun çaba harcanmıştır. Fakat bu katkı maddesinin menşeinin ciddi bir biçimde araştırılması gerektiği ve nerdeyse her alanda süregelen bir biçimde kullanılması, inanan insanlar amacıyla kaygı vericidir. Jelatin, mamüllerde jelleştirme, koyulaştırma, sırlama ve kapsülleme maddesi olarak süregelen bir biçimde kullanılmaktadır. Pek çok pasta ürününde, yoğurtta, dondurma, eritilmiş peynir ve kaşar üretiminde, margarin, salam, sucuk, sosis, jambon gibi et mamüllerinde, şekerlemelerde, reçel, marmelat, helva, pekmez, tahin gibi besinlarda, fındık ve fıstık ezmelerinde, meyve sularında, sakızlarda, ilaç endüstrisinde, kapsül, film ve tablet yapımında, kan verme mamüllerinde, krem, losyon, şampuan, parfüm gibi cilt ve kozmetik mamüllerinde, hayvan yemlerinde, fotoğrafçılıkta ve karbonlu kağıt yapımında kullanılmaktadır. Dinimizce haram olan domuzdan elde edilen bu katkı maddeleri ve besinlar, beslenmeyle alakalı detaylı hastalıkların gelişimine yol açabilir. Bu amaçla, jelatin ve aynısı katkı maddelerinin kullanımıyla alakalı daha alakalı olunması gerekmektedir. DOMUZ YAĞI KATKILI GIDA MADDELERİ ULUSLARARASI (E) KODLARI E -100, E -102, E – 103, E -110, E-111, E -120, E • 123, E-124, E -125, E -126, E – 127, E -128, E -140, E-141, E-142, E -152, E -153, E -210, E -213, E- 214, E -226, E -234, E -252, E -270, E -280, E -325, E -326, E •327, E -334, E -335, E -336, E -337, E -420, E -430, E -431, E -432, E -433, E-434 E -436, E-442, E -470, E -471, E -472, E •473, E -474, E -475, E -476, E -477, E -478, E -480, E -481, E -482, E -483, E -488, E -489, E -491, E -492, E -493, E -495, E -542, E -550, E -570, E -572, E -591, E -631, E -632, E -633, E -635 E -904… Besin Terörü: Sağlığımızı Tehdit Eden Tehlikeli Besin Maddeleri Ülkemizde bir pediatri profesörünün dediği gibi, “Hiç yemedim” diyen kişi, büyük olasılıkla bir domuz tüketmiştir. Bu profesör, mamüllerinde domuz mamülleri kullandığını belirleme ettiği pastaneleri ve besin işletmelerini dava açıp kapatan biridir. Dini hassasiyeti olmayan çoğu insanın, domuz husussu ile alakalı müslümanlardan daha çok hassasiyet göstermesi ilgi çekicidir. Besin sektörü, her gün bizlerin ve çocuklarımızın vücuduna tecavüz eden çoğu ahlaksız programlamayı sürdürmektedir. Hazır yoğurtlar, dondurmalar, pastanelerdeki mamüller, jöleler, kremalar ve market mamüllerinin birçoğunda “kıvam artırıcılar” adı altında domuz mamulleri kullanılmaktadır. Bu hal, tüketicilerin ne yediklerini tam olarak bilememesiyle sonuçlanmaktadır. Yiyeceklerimizin sağlığı, hem vücudumuzun hem de ruhumuzun sağlığını belirleyen mühim bir etkendür. Yaratılanlar arasında bize helal olanların miktarını düşündüğümüzde, milyonlarca tür helal nimetin beraberinde namacıyla domuzun haram kılındığını merak etmek gerekir. Domuz, kalıtsal olarak insanlara en yakın hayvandır ve bu amaçla tıp bölümünde çoğu incelemeye husus olmuştur. Domuz kaynaklı besinlar, immün hastalıkların ve kanserlerin en mühim sebeplerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıkların görülme oranlarının artması, genelde batı toplumlarında süregelen olan bu besinlerin tüketimiyle ilişkilendirilmektedir. Besin terörünün etkileri yalnızca vücudumuzu değil, aynı vakitte ruhumuzu da etkilemektedir. Otoimmun hastalıkların yanı sıra obezite de bu zararlı besinlardan kaynaklanan mühim bir sorundur. Çocukların obez olması, onların sağlığına ciddi zararlar verebilir ve bu hal gelecekteki yaşamlarını etkileyebilir. Fast food endüstrisinin en büyük silahı olan gazlı içecekler, tüketiciyi doyduklarını hissetmeden daha çok yemeye teşvik etmektedir. Bu hal, obeziteyi artıran bir etken olarak görülmektedir. Bu sıhhatsız besinlardan uzak durmak, evde sıhhatli seçenekler üretmek ve çocuklarımızı güvenliğini dayanıklıak amacıyla mühimdir. Ev yapımı besinlar, marketlerde belirleme edilen hazır besinlere göre daha sıhhatlidır ve çocuklarımızın sağlığını güvenliğini dayanıklıak amacıyla mühim bir adımdır. Sağlıklı beslenme bağımlılıkları kazanmak ve şuurlu tüketici olmak, besin terörüne karşı en etkili mücadele yöntemlerindendir. Allah’ın bize verdiği bu bedenleri güvenliğini dayanıklıak ve sıhhatli yaşamak, bizim en esas sorumluluğumuzdur. Kaynak : herbilgi.com replikler.org