DOLAR
Alış: 37.95
Satış: 38.10
EURO
Alış: 41.39
Satış: 41.55
GBP
Alış: 49.15
Satış: 49.52
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
Ana Sayfa
Foto Galeri
11.03.2024
306 Görüntüleme
cemaate vaaz veren
- Cami cami gezip cemaate vaaz veren hoca bir camiye girer. Bakar ki iki ihtiyar amcadan diğer cemaat yok. Kendine kendisine: – Ben gene de konuşmamı yapayım! Diyerek kürsüye çıkar. Hoca konuşmaya başlayınca ihtiyar amcalardan biri uyur. Detaylar haberin devamındadır..
- Cami cami gezip cemaate vaaz veren hoca bir camiye girer. Bakar ki iki ihtiyar amcadan diğer cemaat yok. Kendine kendisine: – Ben gene de konuşmamı yapayım! Diyerek kürsüye çıkar. Hoca konuşmaya başlayınca ihtiyar amcalardan biri uyur. Diğeri de ağlamaya başlar. Hoca anlattıkça o ağlar, o ağladıkça hoca coşar. Konuşma tamamlanınca hoca kürsüden iner. Sürekli ağlayan amcayla vedalaşırken: – Ya amca sen niye bu kadar ağladın ki? Diye sorar. Yaşça büyük olan amca :Ah evladım ah! Sen kürsüde o kadar coşarak anlatıyordun ki, keşke şu kulaklarım duysa da ne dediğini anlasam diye ağlıyordum! Demiş. BONUS FIKRA Adam işten kovulduğunu öğrenince, insan kaynakları bölümü müdürüne gitmiş ve “Bu kadar uzun yıldır bu şirkette çalışıyorum. En azından bana iyi bir referans mektubu vereceğinizi düşünüyorum” demiş. İnsan kaynakları bölümünün müdürü, kendisinin de aynı fikirde bulunduğunu ve ertesi gün mektubun hazır olacağını, gelip almasını söylemiş. Ertesi gün, adam büroya geldiği zaman masasında referans mektubunu bulmuş. Mektup; “Bu mektup bizde oniki yıldır çalışan elemanımız amacıyla hazırlanmıştır. Bizden ayrıldığında çok memnunduk”.Ah evladım ah! Sen kürsüde o kadar coşarak anlatıyordun ki, keşke şu kulaklarım duysa da ne dediğini anlasam diye ağlıyordum! Demiş. BONUS FIKRA Kendi kendisine yaşayan, gariban bir köylü şehre gitmişti. Büyük bir mağazada iki bireyin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü. İçerde bir masa ve üç dört koltuktan diğer bir şey görünmüyordu. Merak etti ve içeri girdi: – Selamünaleyküm ağalar. – Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun? – Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz? Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı sırıtarak cevap verdi: – Eşek satıyoruz. Köylü de taşı gediğine yerleştirdi: – Sadece ikiniz misiniz, yoksa daha var mı? Bir kalp hekiminun arabası bozulmuş ve onarıme götürmüş. Motor ustası arabasının motor kaputunu açıp bir vakit arabanın motoruna doğru bakmış. Daha sonra kalp hekimine dönerek: ─ Size bir şey soracağım, siz insanın kalbini onarım ediyorsunuz, bense arabanın kalbini yani motorunu onarım ediyorum. Örneğin ben birazdan motora bir bakışta sorunun neresinde bulunduğunu anlayacağım. Kapakçıkları temizleyeceğim, gerek görülürse motorun kablolarını, parçalarını, yağını değiştireceğim. Hatta çok gerek görülürse motoru tamamiyle çıkarıp yerine yenisini takacağım. Neredeyse ikimiz de aynı işi yapıyoruz. Ama siz namacıyla benden birkaç kat çok para kazanıyorsunuz ? Bu haksızlık değil mi? Demiş. Kalp hekimi motor ustasına bakıp hafifçe gülümsemiş. Daha sonra ustanın kulağına eğilerek şu şekilde söylemiş: ─ Bu söylediklerinin hepsini motor çalışırken gerçeklştirmeyi denesene. Ben öyle yapıyorum çünkü. Padişah ile vezir tartışmaya başlamış. Padişah vezire: – En büyük ve en kuvvetli olan benim. Sen benim emrimdesin! demiş. Vezir de; – Hayır ben büyüğüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen yalnızca mühür basıyorsun, diye itiraz etmiş. Tartışma uzayınca padişahla vezir, bir çobanın yanına gitmişler ve mevzuya anında girmemek amacıyla çobana sormuşlar: – Senin koyunun mu büyük, ineğin mi? Çoban şaşırmış şaşırmasına da, soranlar da padişahla vezir. – İneğim, demiş. – Keçin mi büyük, öküzün mü? Çoban; – Öküzüm tabii, deyince, asıl soruyu yöneltmişler çobana: – Söyle bakalım, padişahın mı büyük, vezirin mi? Çoban hiç düşünmeden cevap vermiş: – Vallahi ben bu hayvanları tanımıyorum! Adamın biri bir gün rüya görmüş ve gördüğü rüyayı bir rüya tabircisine gidip sormaya karar vermiş. Tabirciye gitmiş ve anlatmaya başlamış: -Ya ben bi rüya gördüm ama o kadar kötü ki sorma gitsin. Önce bir ağaç gördüm ağaç mı desem, söğüt mü desem, çınar mı desem… Bi yeşillik gördüm yeşillik mi desem, çayır mı desem , çimen mi desem… Sonra bi su gördüm ırmak mi desem, çay mı desem, dere mi desem… Adamın her şeyi üç kez söylemesine sinir olan tabirci ona dönüp sinirle; – Anladığım kadarıyla Tanrı senin belanı verecek ama bugün mü desem, yarın mı desem, öbür gün mü desem bilemedim Bakan olan görgüsüz birisi şoförüne sorar. – Söyle bakalım eşekle şoför arasında ne fark vardır? Şoför bir vakit düşündükten sonra utangaç bir şekilde; – Bilemedim sayın bakanım, demiş. Bakan cevap olarak; – Eşeğe çüş deyince, şoföre ise dur deyince durur, demiş. Bunun üstüne şoför çok sinirlenmiş ama karşısındaki bakan bulunduğu amacıyla bir şey söyleyememiş. Belirli bir vakit sonra bu defa şoför bakana; – Bir soru sorabilir miyim bakanım? der. Bakan da; – Sor bakalım, der. Şoför sorar; – Eşekle bakan arasında ne fark vardır? Bakan bir vakit sonra; – Bulamadım şoför efendi, sen söyle bakalım, der. Bunun üstüne şoför de; – Vallahi bakanım ben de bulamadım…