“Son yıllarda Rusya’da Türkiye ile Azerbaycanın işbirliğinin rolü artmaktadır”. Uluslararası işbirliği ve Rusya, Türkiye ve Azerbaycan Ticari İlişkiler Danışmanı Saadet Garayeva Rusya’nın Türkiye ve Azerbaycan’la ekonomik bağlarının gelişmesi ile ilgili görüşlerini paylaşarken söyledi.
Saadet Garayeva’nın sözlerine göre, yeni uluslararası ilişkiler döneminde Rusya-Türkiye-Azerbaycan ilişkileri 5-8 Eylül 2022 tarihlerinde Doğu Ekonomik Forumu Rusya’nın Vladivostok şehrinde düzenlenecek: “Forum etkinlikleri, Rusya’nın uluslararası, ekonomik ve politik toplumla bağlarını oluşturma ve güçlendirme amacını taşımaktadır. Modern uluslararası ilişkilerinde meydana gelen dinamik değişimlerin Rusya, Türkiye ve Azerbaycan’ın oluşan jeopolitik üçgeni üzerinde ciddi bir etkisi oldu. Bu ülkeler hem ikili hem de üçlü formatlarda ekonomik ve politik bağlar kurmayı başardılar. Üç ülkenin liderlerinin son toplantıları, karşılıklı yarar sağlayan ortaklığı güçlendirmeye olan bağlılıklarını gösterdi”.
Rusya-Türkiye: Çok Kutuplu Dünya ve “Dünya beşten büyüktür”
Rusya, Türkiye ve Azerbaycan Ticari İlişkiler Danışmanı’nın sözlerine göre, 2015’ten başlayarak, Rusya-Türkiye ilişkileri belki de en yüksek tarihi noktasındadır: ” Ülkeler, Orta Doğu düzenlemesiyle ilgili anlaşmazlıkların üstesinden gelmeyi, bölge ülkelerinin işbirliği için bir çalışma platformu oluşturmayı başardılar. Modern Rusya-Türkiye ilişkileri, daha önce ilan edilen iki ülkenin liderleri, Vladimir Putin ve R.T. Erdoğan tarafından çok kutuplu politikalar ve «Dünya beşten büyüktür» doğrultusunda gelişmektedir. Hem Rusya Federasyonu hem de Türkiye Cumhuriyeti kendi dış politikalarında öncelikle kendi ulusal çıkarlarından harekat ediyor, ekonomi alanında ise birbirlerinin çıkarlarını hesaba katmaya çalışıyorlar.
Ukrayna krizi, Türkiye’nin Batı’dan bağımsız bir dış politika yürüttüğünü bir kez daha kanıtladı. Ankara’nın Rusya’nın Güney-Doğu Ukrayna’daki özel askeri operasyonuna resmen karşı çıkmasına rağmen, Türkiye Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Moskova ile Kiyev arasındaki tek müzakereci ve arabulucu rolünü üstlendi. Türkiye artık İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasını engellemiyor, katılma kararı NATO zirvesinde alındı ve üyelik süreci devam etmektedir. Ayrıca Türkiye, Ukrayna tahılının uluslararası pazara güvenli erişimi ile sorunu çözmeyi başardı ve bu da dünya gıda krizinin atlatmasını sağladı.
Bunlar yanı sıra Türkiye, Rusya ile ekonomik projeler geliştirmeye devam etmektedir. Rus gazının “ruble” üzerinden ödenmesi, «Türk akımının» geliştirilmesi ve Akkuyu nükleer santralinin inşasının devam etmesi iki ülkenin en önemli altyapı projeleridir. Türkiye, coğrafi konumu ve Rusya’ya karşı açık konumu nedeniyle Ruslar için cazip bir ülke olmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz altı ay içinde Rusların Türkiye’ye göçünde ciddi bir artış oldu. Gelecek anlamda, bu faktör Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir.
Rusya’nın tamamen tecrit edilmesi ve Batılı markaların geri çekilmesi karşısında Türk şirketleri için yeni bir pazar ve perspektifler açılıyor. Türk giyim markaları, inşaat şirketleri, restoran işletmeleri açıkçası Rusya’yı pazarlama için karlı bir pazar olarak görecekler. Rusya, bu konuda özellikle önemli olan, Türk şirketlerinin geleneksel olarak aktif olduğu havacılık ve inşaat alanında işbirliği görmektedir. Kuşkusuz ki, bu yönler gelecekte de güncel olacaklar. Bununla birlikte, Türk şirketleri, Rus pazarının 40 yıldan fazla bir süre altında olan ve yeni pazarlar arayan İranlı işletmeler için de cazip olduğu faktörünü dikkate almalıdır. İran, uluslararası arenada Rusya’ya siyasi destek veriyor ve zaten işine yeni tercihler kazandırmak amacıyla BRICS’e katılma arzusunu dile getirdi. Sonuç olarak, gelecekte Rusya’daki Türk ve İran şirketlerinin sağlıklı ekonomik rekabetine tanık olabiliriz”, dedi.
Rusya-Azerbaycan: 30 yıllık ortaklık
Daha sonra Saadet Garayeva bu yıl Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin 30. yıldönümünün kutlanıldığını hatırlattı ve bu dönemde Rusya ve Azerbaycan’ın stratejik ortaklığına dikkat çekti: “İnsani, ekonomik ve politik alanlarda elde edilen başarılar, bu ülkelerin yeni küresel projeler geliştirmelerine olanak tanımaktadır. Özellikle bu projelerden biri, hem Rusya hem de Azerbaycan’ın uygulamaya ilgi duyduğu Kuzey-Güney ulaşım koridorudur. Her iki ülke için de bu proje ekonomiyi canlandırmaya ve Asya ülkelerine pazara girme arzuları nedeniyle önemlidir.
Son yıllarda bu yönde zaten ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. İlgili nakliye ve lojistik altyapısı inşa ediliyor, sınırlar açılıyor. Burada önemli bir süreç Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ sorununun çözümüdür. Ülkeler daha önce varılan mutabakatları ne kadar çabuk uygulayabilirlerse, iki ülke arasındaki sınırlar o kadar çabuk açılacak ve bu da bu projenin uygulanmasına olumlu etki edecektir.
Uzak Doğu’nun gelişimi, yakın tarihsel perspektifte Rusya’nın ekonomik stratejisinin önemli bir parçasıdır. Yeni yatırımlar çekmeden ve Rus ekonomisini çeşitlendirmeden bu mümkün değildir. Bu nedenle Doğu Ekonomik Forumu çerçevesinde, sadece geleneksel olarak Rusya’nın Uzak Doğu bölgesinin (Çin, Japonya, Güneydoğu Asya ülkeleri) ekonomik yaşamına katılan ülkelere değil, aynı zamanda Rusya’da uzun vadeli bir stratejik ortak olarak gören devletlere de dikkat etmek önemli olacaktır. Türk ve Azerbaycan uluslararası ilişkilerin yeni koşullarında, Rusya pazarında rekabet edebilecek ve Uzak Doğu’nun gelişiminde aktif rol alabilecek devletlerdir”.
Cengiz Ehtibaroğlu