Uzun süredir basın üzerinde siyasi iktidarın etkisiyle kendisi ve partisi hakkında haber yapılmadığı ve sansür uygulandığını dile getiren Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, “Buraya gelmek zorunda kaldığım için çok mutlu değilim ama bilelim ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir anayasal kurum haline dönüşen iletişim başkanlığımız bizim de başkanlığımız ama gelin görün ki bizim partimize karşı bir ayrımcılık içerisinde medya üzerinde ciddi bir baskısı var ve doğrudan Erdoğan’a bağlı bir kuruluş haline dönüşmüş durumda.” dedi.

BURASI KİMSENİN BABASININ MALI DEĞİL!

“2023 bütçesinden yaklaşık 1 milyar 630 bin tl alacak ama gelin görün ki Yenilik Partisi’ne ve şahsına dönük inanılmaz derecede bir ayrımcılığı var ve biz bu ayrımcılığı burada kınıyoruz.” diyen Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, “Devletin hiçbir kurumu, hiçbir kuruluşu bize ayrımcılık yapamaz. Bu kurumlar Erdoğan’ın babasının malı değil, iletişim başkanının babasının malı değil, kimsenin babasının malı değil. Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Recep Tayyip Erdoğan Cumhuriyeti değil. Bunu herkes kafasına koyacak.” İfadelerini kullandı.

GAZETECİLER KORKUDAN GELEMİYORLAR

“Seçime giderken bir parti kurultay yapıyor. Kurultay salonunda bir tane gazeteci olmuyor. Ve buraya gelmeyen gazetecilerin çoğu da korkudan, baskıdan ve sindirildiği için gelemiyorlar. Bunu kınıyorum.” şeklinde konuşan Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz’ın açıklamalarının devamı şöyle:

BİZİM PARAMIZLA BİZE KABADAYILIK SATMASIN

Yenilik Partisi il başkanları toplantısı yapıyor ve ben orada cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıklıyorum. Oraya da keza gelen yok. Neden gelmiyorlar? Çünkü çürümüş bu toplumda maalesef biat kültürü gelişmiş. Bu kurum Fahrettin Altun’un babasının malı değil eğer onu babasının malı ise bizden para almasın, bizden herhangi bir şey almasın. Erdoğan’ın maaşından alsın ama bizim paramızla bize kabadayılık satmasın. İletişim Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumu olmayı bilsin, başkalarının yandaşı, yalakası olmasın. Memleketin maalesef çivisi çıkmış. Bakınız Fahrettin Altun bey buranın başkanı aynı zamanda Borsa İstanbul’un üyesi ve Manas Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı yani 3 tane kurumun başkanlığını yapıyor. Memlekette bu kadar liyakatsiz, bu kadar kapasitesiz insanları getirip siz böyle yerlere yerleştirirseniz benim gibi insanlar da mecburen sokağa inmek zorunda kalır.

BURASI İLETİŞİM BAŞKANLIĞI DEĞİLDİR, SANSÜR BAŞKANLIĞIDIR

Seçime gideceğiz ve seçimde ayrımcılık istemiyoruz. Bu politikalarını bir daha gözden geçirsinler. AKP’nin adamlarına bütün ekranları açmayı biliyorlar ar. Ben biliyorum ki basın üzerindeki bütün baskının kaynağı burasıdır. Burası Türkiye’de maalesef baskı rejiminin bir ahtapot koludur. Burası bütün Türkiye’deki basının üzerine yerleşmiş sansür kurumudur. Burası iletişim Başkanlığı değildir, sansür başkanlığıdır. Eğer bu politika devam ederse Fahrettin Altun şunu bilsin, açık açık söylüyorum, seni Erdoğan bile benim elimden kurtaramaz. Benim elimden seni kimse kurtaramaz. Senin yakana yapışırım. Sen benim partimi küçük gösteremezsin, basını engelleyemezsin. Benim kongrelerime katılmaması için basına talimat veremezsin. Benim televizyona çıkmamı engelleyemezsin. Benim partimin üyelerinin orada basınla buluşmasını engelleyemezsin. Bundan sonra benim için iletişim Başkanlığı değil Türkiye’de sansür başkanlığıdır. Diktatörlük yıkıldığı gün itibariyle ben gelirsem söz veriyorum, namus sözü ilk kapatacağım yerlerden birisi de burasıdır.

BİZE KARŞI BÜYÜK BİR ENGEL VAR

Türkiye’de maalesef büyük bir kıyım var. Bize karşı partimize karşı büyük bir engel var. Medya çıkartmıyor, basın yazmıyor. Milyonlarca insan sosyal medyadan izleniyor ve ondan sonra haber oluyoruz. Başkaları ise önce haber oluyor sonra sosyal medyaya düşüyor.

SENİ ERDOĞAN KURTARAMAYACAK

Böyle bir ülkede seçim olur mu? Adil seçim olur mu? Adil yarış olur mu? Herhangi bir şekilde kimse yarışabilir mi, böyle bir şey olur mu? Herhangi bir ülkede böyle bir şey gördünüz mü? Bir kurum var, bütün medyayı denetliyor. Bütün medyaya sansür uyguluyor. Bütün medyayı kontrol ediyor, insanları tehdit ediyor. Eğer gelirlerse basın kartlarını iptal ediyor ve baskı uyguluyor ve bunların adına da basın diyoruz değil mi? Dünyada Türkiye’nin adını kirleten bir kurumdur. İletişim Başkanı Fahrettin Altun bize baskı uyguluyorsun. Bak sana söylüyorum, bu baskıyı kaldır arkadaşım. Burası senin babanın yeri değil, babanın kurumu değil sen bizim vergilerimizi bize karşı kullanamazsın. Buna son ver. Eğer sen buna son vermiyorsan ben eylemi daha fazla artıracağım. Bak göreceksin seni Erdoğan kurtaramayacak. Gerekirse saraya kadar yürüyeceğim. Bu diktatörlük dönemi bitecek ve senin yüzüne insanlar tükürecek.