“Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un France 2 TV kanalına verdiği asılsız ve iftira niteliğindeki röportaj Azerbaycan kamuoyunda ciddi bir öfke ve memnuniyetsizliğe neden oldu.”
Milletvekiline göre, röportajda Macron, Azerbaycan’ı neredeyse işgalci bir devlet olmakla suçladı:
“Macron, Karabağ’a Azerbaycan’ın merkezinde bulunan tanınmayan bir bölge diyor. O bölgenin Azerbaycan tarafından işgal edildiğini söylüyor. Bütün bunlarla birlikte açıkça çifte standartta hizmet ediyor ve Fransa’nın Ermenistan’a karşı özel bir tutumu olduğunu, Ermenistan’ı Güney Kafkasya’da hoşgörülü ve barışçıl bir devlet olarak tanıdığını ve böyle bir devletin Avrupa tarafından korunması gerektiğini söylüyor.
Bu sözlerin hiçbirinde gerçek yoktur. Görünüşe göre Macron’un siyaset, tarih veya coğrafya bilgisi yok. Yaklaşık 30 yıldır devam eden Karabağ ihtilafı sırasında Fransa, AGİT Minsk Grubu’nun üç eşbaşkanlarından biriydi. Dolayısıyla en azından Macron, Karabağ’ın coğrafi konumunu ve nasıl işgal edildiğini, en azından BM’nin aldığı 4 kararın içeriğinin ne olduğunu bilmeliydi.
Ancak bu röportajdan birkaç gün önce Macron, Prag’da Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin yanı sıra Avrupa Birliği Başkanı Charles Michel ile ortak bir görüşme yaptı. Orada dörtlü bir açıklama yapıldı ve bu açıklamaya göre her iki ülkenin dışişleri başkanlarının barış anlaşması metnini yıl sonuna kadar hazırlamaları gerekiyor. Macron’un farklı bir görüşü olsaydı, orada ifade etmesi gerekirdi. Yani Macron’un bu toplantıdan birkaç gün sonra böyle bir röportaj vermesi, Fransa cumhurbaşkanının bağımsız bir karar veremeyeceğini, birinin etkisi altında fikrini değiştirdiğini veya Macron’un ülkede barışı engellemesi özel çıkarları olduğunu açıkça gösteriyor.
Hatta iki ülke arasında sınırları tanımak ve diplomatik ilişkiler kurmak için ileriye dönük adımlar atmak kalıcı barışa yol açacaktır.
Genel olarak, Makro’nun bu yaklaşımı farklı şekillerde açıklanabilir. Bazı siyasi analistler bunu Fransa’daki Ermeni lobisinin etkisiyle açıklıyor. Bazıları bunu Fransa’nın geleneksel Türk ve Müslüman topluluğa karşı yetersiz konumuyla açıklıyor…
Hatırlarsanız, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bile Fransa, imparatorluğun çöküşü için özellikle gayretliydi. Faaliyetlerinde argüman olarak Osmanlı devletinde yaşayan Türk olmayan toplulukların, özellikle de Ermenilerin haklarının korunması mücadelesini kullanmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı İlaham Aliyev’in “Macron’un böyle bir konuşmasından sonra Fransa-Azerbaycan ilişkilerine dostane ilişkiler diyemeyiz” görüşüne katılıyorum.
Macron, Karabağ’daki 20.000’den az Ermeni için bu kadar hırslı olmak yerine, Marsilya’da yaşayan 300.000 Ermeni’yi düşünmeli ve o şehri bir Ermeni şehri ilan etmeli. Onlara özerklik vermek istiyor, bağımsızlık vermek istiyor, ikinci bir Ermenistan kurmak istiyor… Ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın da dediği gibi Karabağ’da Azerbaycan vatandaşlığını kabul etmiş tüm halkların temsilcilerine yer var. Azerbaycan vatandaşlığını kabul eden Ermeniler de dahil olmak üzere Azerbaycan kanun ve düzenlemeleri doğrultusunda ülkemizde yaşayabilir.
Macron’un bu konuşmasının Ermeni halkına büyük felaketler getirebileceğini bir kez daha vurguluyorum. Bölgede barış ve istikrarı sağlamaya yönelik bu tür adımların protesto edilmesi ve kınanması gerektiğini düşünüyorum.”
Ülker Fermankızı