Ana Sayfa Dünya, Güncel 15 Haziran 2022

Musa Guliyev: “Şuşa Beyannamesi kardeşliğimizin anıtıdır”

“Zengezur ulaşım ve iletişim koridorunun kurulması, Türkiye ve Azerbaycan’ın yanı sıra Rusya, İran, Gürcistan ve Ermenistan’ın bölgedeki tüm ülkeler arasında turizm, lojistik, ekonomik ve kültürel işbirliği fırsatlarını önemli ölçüde genişletecektir”.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, hüznü hüznümüzdür” ve milli lider Haydar Aliyev’in “Bir millet iki devlet” sözleriyle nitelendirdiği Türkiye-Azerbaycan ilişkileri tarihte sınanmış ve dünyada eşi olmayan birlik ve kardeşliğin bir örneğidir”. Bu sözleri Azerbaycan Milletvekili Musa Guliyev söyledi.

Milletvekilinin sözlerine göre, bu değerli ilişkileri korumak, sürdürmek, daha da geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak boynumuzun borcudur: “Arkadaşın zor bir günde bilindiğini söyledi. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluğu sınamaya gerek olmasa da biz her zaman birbirimize yakın olduk. Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk devletin Türkiye Cumhuriyeti olması tesadüf değildir. Ermenistan, Karabağ ve çevre topraklarımızı işgal ettiğinde, Türkiye’nin saldırgan devletle diplomatik ilişkiler kurmaması ve sınır kapılarını kapatması bizim için büyük bir manevi ve diplomatik destek oldu.

Biz Azerbaycanlı doktorlar olarak Türk kardeşlerimiz için kan bağışı kampanyası başlattığımız 1999 yılında İstanbul’da meydana gelen yıkıcı depremden etkilenenlere insani yardım sağlayan ilk ülke Azerbaycan oldu. Ve şimdi bir Türk vatandaşının damarlarında kanım aktığı için çok mutluyum!

Kardeşliğimizin dokunulmazlığına bir örnek daha vererek Şuşa Deklarasyonuna dikkat çekmek istiyorum. Doğu Ortaklığının 5. yıldönümüne adanmış bir konferans 24 Nisan 2014’te Prag’da düzenleniyor. Konferansta Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, kendisini sözde soykırım iddialarıyla suçlayarak Türkiye karşıtı saçma sapan şeyler söylüyor. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev defalarca gerçek bir kardeşlik örneği veriyor: bugün ne yazık ki Ermenistan Cumhurbaşkanı Türkiye’ye saldırmak için fırsat kolluyor. Bunu yapmak kolay, çünkü bu masada Türk temsilci yok: “Ama ben buradayım ve Ermenistan’a cevap vereceğim! ”

Ermenistan, diplomatik cephede kendisine verilen cevaplardan bir sonuç çıkarmamış ve bu yol, birlik ve kardeşliğimizin bir kutlaması olan 44 günlük Zafer Savaşı ile sonuçlanmış, Şuşa’da sonuçlanmış ve Ermenistan’ın teslimiyet hareketine tepkisi verilmiştir. son olarak.

30 yıllık bu yolda tek millet, iki devlet olarak şehitlerimizle yan yana, omuz omuza yürüdüğümüz, zaferin müjdesini birlikte sevinçle karşıladığımız için mutluyuz.

44 Gün Zafer Savaşı’nda tüm Türkiye ayağa kalktı, Türkiye’nin nefesini her an hissettik. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Başkomutan Sayın İlham Aliyev’in yanı sıra Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Ermeni yanlısı güçlere karşı savaş açmış, defalarca Azerbaycan’ın gerçek davasını dünyaya ilan etmiştir.

Türk medyası gece gündüz yanımızdaydı ve Ermeniler Gence’nin sivil nüfusunu terörize ettiğinde dünyaya ilk haberi getiren Türk kanalları oldu. CNN Türk kanal muhabiri Fulya Öztürk tüm Gence sakinlerinin kahramanı oldu!

Kökleri ortak tarihi köklerimize, kanımıza ve genetik hafızamıza dayanan birliğimizin siyasi ifadesi olarak ülkelerimiz arasında onlarca farklı belge – anlaşmalar, anlaşmalar imzalandı.

Bölge halklarının hayatındaki siyasi, tarihi ve stratejik önemi nedeniyle Şuşa Beyannamesi, ancak 100 yıl önce 13 Ekim 1921’de 5 devlet arasında imzalanan Kars Antlaşması ile karşılaştırılabilir! Şuşa Deklarasyonu sadece ülkelerimiz arasındaki ilişkileri yeni bir stratejik aşamaya taşımayı öngörmekle kalmıyor, aynı zamanda yeni hedefler ve Kafkas halkları arasında barış içinde bir arada yaşama ve işbirliği perspektifleri de belirliyor.

Şuşa Beyannamesi :

– Şuşa şehrinin Azerbaycan’ın ve bir bütün olarak Türk dünyasının kadim kültürünün beşiği olduğunu vurguluyor;

– Kars Anlaşması da dahil olmak üzere iki dost ve kardeş ülke arasında imzalanan tüm uluslararası belgelere olan bağlılığımızı yeniden teyit eder;

– Tüm ekonomik ve ulaşım ilişkilerinin restorasyonu bağlamında Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin özel coğrafi konumunun ve ayrıca Zengezur koridorunun açılışı da dahil olmak üzere bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi bağlamında dikkate alınmasının önemi ve Nahçıvan-Kars demiryolunun yapımının da önemli katkı sağlayacağına dikkat çekiyor.

Şuşa Beyannamesi, bölgede kalıcı ve kalıcı barışı tesis etmeyi, bölge ülkeleri arasında karşılıklı güven ortamını inşa etmeyi, ekonomik ve kültürel işbirliğini artırmayı amaçlayan birçok projenin uygulanması için devamlı bir siyasi ve hukuki zemin oluşturacaktır.

Bana göre bu tür projelerden en önemlisi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önerdiği 6’lı platform olabilir. Özellikle Zengezur ulaşım ve iletişim koridorunun kurulması, Türkiye ve Azerbaycan’ın yanı sıra Rusya, İran, Gürcistan ve Ermenistan’ın bölgedeki tüm ülkeler arasında turizm, lojistik, ekonomik ve kültürel işbirliği fırsatlarını önemli ölçüde genişletecektir.

Zengezur koridoru, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Antik İpek Yolu’nun yanı sıra Basra Körfezi’ni Finlandiya Körfezi’ne bağlayan Kuzey-Güney ulaşım koridoruna önemli bir alternatif oluşturacak, aynı zamanda Türkiye ile coğrafi bir bağlantı da sağlayacak. Türk dünyası.

Şuşa Beyannamesi ülkelerimiz arasındaki askeri, siyasi, ekonomik, turistik ve kültürel ilişkilerimizde yeni bir aşamayı işaret etmekte ve bölgede barış ve istikrarı engellemek isteyenler de dahil olmak üzere dünya kamuoyunu uyarmaktadır:

“Taraflardan herhangi birinin görüşüne göre, üçüncü bir devlet tarafından bağımsızlığına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne, dokunulmazlığına veya uluslararası kabul görmüş sınırlarının güvenliğine yönelik bir tehdit veya saldırı olması durumunda. Taraflar ortak istişarelerde bulunacak ve bu tehdidi ortadan kaldıracaklardır. Bu amaçla BM sözleşmesinin amaç ve ilkeleri doğrultusunda girişimlerde bulunacaklar ve BM sözleşmesi uyarınca birbirlerine gerekli yardımı yapacaklardır.”

Şuşa Beyannamesi’nin bu hükümleri, dünya güçlerine Azerbaycan’ın yalnız olmadığını, toprak bütünlüğünün de güçlü Türk devleti tarafından garanti edildiğini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda Azerbaycan, Türkiye’ye karşı her türlü terör, isyan, siber ve enerji güvenliği konularında kardeş Türkiye’nin her zaman yanında olacaktır!

Şuşa Beyannamesi ayrıca savunma, bilim, eğitim, sağlık, kültür, gençlik ve spor alanlarında işbirliğini artırma konularını da içeriyor.

Şuşa Beyannamesi‘nin imzalanmasının üzerinden bir yıl geçti. Bu yıl içinde kardeşliğimiz daha da güçlendi, ekonomik, siyasi, kültürel ve insani bağlarımız daha da genişledi. Şuşa’da ve bir bütün olarak Karabağ’da, kurtarılmış topraklarımızda, Azerbaycan ve Türkiye bayrakları yan yana dalgalanır, dünyaya birlik ve kardeşliğimizin zaferini ilan eder.Azerbaycanlı ve Türk işadamları Karabağ ve Doğu Zengazur’da yeniden yapılanma için birlikte çalışıyor.Karabağ’da ve Doğu Zengazur’da yeni bir tarih yazılıyor. – Türk dünyasının şeref ve şan tarihi. Bu tarihin mührü Şuşa Beyannamesidir.

Şuşa Beyannamesi’nin tüm hükümlerinin zaman zaman uygulanacağına, bölgemize kalıcı barış, işbirliği ve refah getireceğine ve Türkiye ve Azerbaycan’ı daha uzun yıllar bölgenin kilit oyuncuları olarak tanıyacağına inanıyorum.

Geçen yüzyılın 90’lı yıllarında Büyük Önder Haydar Aliyev’in Türkiye’den bir grup işadamını kabul ettiği sırada yaptığı tavsiyeyi hatırlatarak yazımı burada bitirmek istiyorum. Büyük lider derdi ki: Sık sık Azerbaycan’a gelin, işiniz yoksa da gelin, bir çay için. Tüm dünya görsün ki yalnız değiliz, birlikteyiz. Bir kardeş kardeşiyle güçlüdür!”

Sürücü Kursu
Tema Tasarım |
Phone
WhatsApp