Ana Sayfa Yazarlar 9.12.2021 582 Görüntüleme
Mirasın Hükmen Reddi Nedir?

Mirasın Hükmen Reddi Nedir?

Siz değerli okuyucularıma bu yazımda “Mirasın Hükmen Reddi” konusundan söz edeceğim.

Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinde mirasın reddi hususu düzenlenmiştir.

          Ret hakkı

          Madde 605-Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.

          Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.

Miras bırakanın ölümü akabinde herhangi bir başvuru yapılması gerekmeden mirasın hükmen reddedileceği karine olarak kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanununda açıkça ifade edildiği gibi, borca batık durumda olan terekenin iktisap edilmesi yalnızca açık veya zımni olarak yapılan irade beyanı ile kabul edilmektedir. Sizlerden en çok gelen sorulardan biri de “Mirasın Hükmen Reddedilmesi Halinde Miras Kabul Edilebilir Mi?” konusuna açıklık getirmek gerekmektedir. Şöyle ki; Türk Medeni Kanunu’nun, 605. maddesinde açıkça düzenlendiği gibi, terekenin borca batık olduğu açıkça ve resmen belli ise mirasın reddedildiği yönünde aksi ispat edilebilir bir adi karine kabul edilmektedir. Mirasçılar adî karine olması sebebiyle açık veya zımni bir irade beyanıyla bu karineyi çürütebilme hakkına sahiptirler. Mirasçılar kendi özgür irade beyanları ile mirası kabul ettiklerini ifade ettiklerinde, terekenin iflas hükümleri çerçevesinde resmen tasfiyenin sonuna kadar mirası kabul etme imkânları bulunmaktadır. Mirasın hükmen reddedilmesi mirasın açık olarak kabulünün yanı sıra zımni olarak kabul edilmesi ile de mümkün olmaktadır. Bu konuya açıklık getirmek açısından örnek vermek gerekir ise; tereke mallarını gizleyerek kendi mülkiyetine geçirmeye çalışan mirasçının örtülü olarak mirası kabul ettiği sonucuna varılmaktadır. Bu durumda mirasçı, borca batık durumda olan terekeden kendi şahsi mal varlığı oranında sorumlu tutulmaktadır. Mirasçı kanunda belirtilen 3 aylık süre zarfı içerisinde mirasın gerçek reddi davası açmadığı müddetçe mirasın hükmen reddi davası açmak durumunda kalmaktadır. Kanunda açık veya zımni red iradesinin 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde beyan edilmesi zorunluluğu yoktur.

Mirasın reddi hususunda en çok karmaşıklığa sebep olan konu, miras bırakanın ölümü sonrasında hak kazanılan emekli aylığı, dul aylığı, yetim aylığı, destekten yoksun kalma tazminatı, manevi tazminat gibi kanundan doğan haklar terekenin dışında kalan haklardır. Bu sebeple, tereke dışında kalan haklardan yararlanan mirasçının mirası kabul ettiği anlamı taşınamamaktadır.

Mirasın hükmen reddedilebilmesi için birtakım şartların varlığı aranmaktadır. Şöyle ki; Mirasın hükmen reddedilebilmesi için miras bırakanın ölümü ile borçlarını ödemekten aciz olarak bu hususun açıkça ve resmen tespit edilmiş olması ve terekenin kabul edilmemiş olması gerekmektedir.

Miras bırakanın ölümü ile borçlarını ödemekten aciz olması durumu şu şekilde açıklanmaktadır. Borçların ödenmesinin vadesi gelmiş olmasına rağmen ödeme yapabilecek menkul veya gayrimenkullerin bulunmaması, mali olarak borca batık durumda bulunmasıdır. Fakat ödemekten aciz olmak sadece borca batık olma şeklinde ifade edilmemekte ve anlaşılmamaktadır. Hiçbir geliri olmayan ve birden fazla borcu olan kişinin borca batık olmayıp,  borçlarını ödemekten yoksun olduğu sonucuna ulaşılır.

Örnek vermek gerekir ise; miras bırakanın borç ödemekten aciz olduğunun kabul edilebilmesi için terekesindeki borçların malvarlığından daha fazla olması durumudur. Miras bırakanın 50.000 TL borcunun yanı sıra 50.000 TL değerinde malvarlığı mevcut ise bu halde borcunu ödemekten aciz olma durumu söz konusu olmayacağından mirasın hükmen reddi davasının şartları oluşmamaktadır.

Mirasın hükmen reddinin ikinci şartı ise; miras bırakanın aczi açıkça veya resmen tespit edilmiş olma durumudur. Mirasın hükmen reddi davasının açılabilmesi için miras bırakanın ölüm tarihindeki borcu ödemekten aciz olması yeterli kabul edilmemektedir. Bu durumun yanı sıra ayrıca açıkça veya resmen tespit edilmesi koşulu aranmaktadır.

Bu hususun nasıl tespit edileceği konusunda uygulamada ve yargı kararlarında karşımıza çıkan birtakım kıstaslar bulunmaktadır. Şöyle ki; ödemeden aczin açıkça belli olması, miras bırakanın kendisini tanıyan yakınlarının, akrabalarının, iş yaptığı kişilerin ekonomik durumlarının bilinmesi şeklinde kabul edilmektedir. Fakat bazen miras bırakan çok fazla borcu olduğunu çevresindeki kişilerden saklayabilmektedir. Bu durumda terekenin borca batık olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Asliye hukuk mahkemesinde mirasın hükmen reddi davasında hakim terekenin borca batık olduğunu deliller ve tanıklar ile inceleyerek karara varmaktadır.

Miras bırakanın iflas etmiş olması, hakkında iflas anlaşması kararı verilmiş olması, mehil vesikası düzenlenmiş olması, malvarlığına haciz konulması durumları ödemeden aczin kanıtlanmasına esas teşkil eden delillere örnek olarak gösterilebilmektedir. Miras bırakanın ortaklık ilişkisi ile kurduğu şirketinde verilen iflas anlaşması kararı miras bırakanın borca batık olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Kanun koyucu mutlaka miras bırakanın kendisinin iflas etmiş olması sonucunu aramaktadır.

AVUKAT GİZEM GONCE

Yazar Hakkında

Adı Soyadı:

Mesleği: Avukat


Tema Tasarım |